Kayınpederimin Sayesinde Yediğim Yarraklar

Slm, ben Ankara’dan Hümeyra. Ailemin maddi durumu fevkaledeydi. Sevdiğim genç, babamın tabiri ile, ipe sapa gelmez itin ta kendisiydi. Ama sevmiştim onu. Üniversiteyi kazanmama rağmen gitmedim. Bir gece ona kaçtım ve evlendik. Ailem beni birdaha kabul etmedi. Evleneli bir yıl olmuştu ve ben ozamanlar 19 yaşındaydım. Kocamın ailesiyle birlikte oturuyorduk. Gerçekten de maddi imkanlarımız çok ama çok kısıtlı idi. Bir yıl çok büyük maddi güçlüklerle geçti. Kocam girdiği işlerden bir haftada çıkan, çalışmak istemeyen tembel biriydi. Gün geçtikçe de kocama olan sevgim azalır olmuştu. Üzgündüm, sürekli ağlayarak geçiriyorum günlerimi. Sonunda kocam askere gitti, bense kayınpederlerin yanında kaldım.

Kayınpederim bir bakanlıktan emekli idi. Aynı bakanlıktan emekli olan arkadaşı Ali bey, bir inşaat firmasını kurmuş ve kendisine bir sekreter ve dışarıda işleri koşturacak birisini arıyormuş. Kayınpederim de ona, (Bizim gelin çalışsın, oğlan asker, zor durumdayız, bir sürü borç bırakıp gitti eşek sıpası!) diye dert yanmış. Ali bey de, (Tamam gelsin başlasın hemen!) demiş. Kayınpeder bana iş bulduğunu söylediğinde, en azından elime geçen parayla kendi ihtiyaçlarımı alırım, kocama para gönderirim, bir güvencem olur gibi düşüncelerle hemen kabul ettim tabii ki.

Kayınpeder beni aldı, Kızılay’da bir binaya gittik. Binada, ev olarak kullanılan normal dairelerin yanı sıra, bazı daireler büro olarak kullanılıyordu. Büronun kapısını 50 yaşlarında, biraz kel, bıyıklı, orta boylarda bir bey açtı. Evet bu Ali beydi. Çok sevecen bir şekilde karşıladı bizi. Oturduk konuştuk. Ben o zamanlar incecik narin yapılı biriydim, uzun saçlarım vardı. O gün güzel de giyinmiştim. Biraz oturup konuştuktan sonra, Ali bey kayınpederime, “Biz gelininle anlaşırız, sen merak etme üstad!” dedi ve kayınpederimi uğurladı. Ben o günden itibaren çalışmaya başladım. Ali bey ne derse harfiyen yerine getiriyordum. Öğlen yemeklerini bazen beraber, bazen de odamda ben tek yiyordum. Güzel geçiyordu günlerim. Elim parasal yönden biraz düzelmiş, eve de yardım ediyordum. Kayınpeder halinden çok memnundu. Ben akşamları eve gelince bana hiç iş yaptırtmıyordu bile, evdeki görümceme yaptırıyordu tüm evişlerini işleri. Böyle aradan 4 ay geçmişti.

Ali beyin eşi birkaç yıl önce vefat etmişti. Hoş arada sırada bayan arkadaşının da geldiğini görmüştüm. Bayan arkadaşı gelince, Ali bey beni dışarıdaki işlere gönderirdi. Olayın farkına varmıştım, ama herkesin özel hayatı, beni ilgilendirmez diyordum, ama çokta merak ediyordum yalan yok. Ali beyin arada sırada da beni süzdüğünün farkındaydım, ama hiçbir şey söylemiyordu bana. Bir gün bana seslendi, “Hümeyra, bu gün arkadaşım Mustafa gelecek, şu parayı al da biraz çerez, kavun, beyaz peynir, meyva falan al. Haa, rakı da az, bir de soğuk rakı al!” dedi. “Peki!” dedim, dediklerini karşıdaki marketten aldım ve hemen geldim. Mutfağa gidip hazırladım, bürodaki masaya getirdim.

Ali bey akşam üstü arada bir demlenir, benle sohbet eder, ben de kola içerek ona eşlik ederdim. Yine öyle olacak zannettim. Neyse, aradan 10 dakika geçmeden kapı çaldı. Mustafa bey geldi. Kendisi de aynı bakanlıktan emekli idi, o da hemen hemen aynı yaşlardaydı. Kapıyı açınca bana gülümsedi, yanağımı okşadı. Ben kapıyı kapatmak için arkamı döndüğümde eli kalçama dokundu. Yok yok, mutlaka eli yanlışlıkla çarptı, öyle birşey yapmaz dedim kendi kendime. Güldüm, içeri buyur ettim ve odama çekildim. Büro ile odam arasında da bir koridor vardı. Bir ara benden bahsettiklerini duydum. Kapıların açık olmasına rağmen tam anlaşılmıyordu konuştukları, ama benden bahsediyordu Mustafa bey. Ne diyordu diye merak ediyordum…

Sonra beni çağırdılar yanlarına. Gittiğimde Mustafa bey, “Hümeyra, gel otur, bizimle bir duble rakı da sen iç, hem biraz da laflarız!” dedi. Hayatımda hiç içki içmemiştim. Ama sırf hakkımda ne konuştuklarını çok merak ettiğimden kabul ettim. Rakıdan bir yudum aldım ve tadını da kokusunu da beğenmedim. Yüzümün ekşidiğini görünce, Mustafa bey, “İlk defa mı içiyorsun?” diye sordu. Ben, “Evet, tadı berbat!” deyince, “Ozaman bir seferde fondip yap!” dedi. Dediği gibi yaptım, bir dikişte bitirdim bardaktaki rakıyı. Ama halen ağzımdaki Anason tadı vardı ve yine yüzüm ekşimişti. Mustafa bey kendi çatalıyla ağzıma önce biraz beyaz peynir verdi, üstüne de bir parça kavun yedirdi. Ağzımdaki Anason tadı şimdi yerini kavun tadına bırakmıştı, ama kafamın hafiften dönmeye başladığını hissediyordum. Ve işin garip tarafı, vücudum gevşemiş, dilim çözülmüştü, sebebini bilmediğim bir şekilde neşeliydim. Bana sormadan Ali bey bir duble daha rakı doldurup verdi elime, “Al bakalım, bu seferkini yavaş yavaş yudumla!” dedi.

Ben rakıdan yudumladıkça, Ali beyle Mustafa bey sırayla ağzıma beyaz peynir ve kavun veriyorlar, kah sırtımı sıvazlıyorlar, kah başımı okşuyorlardı. Doğrusu gösterdikleri bu ilgi çok hoşuma gitmişti. Sonunda ikinci dublem de bitmiş ve kafam çok güzel olmuştu. Ali bey, “Bak sana bir teklifimiz olacak, daha çok para kazanmak ister misin?” deyince, hemen atladım, “Tabii ki isterim!” dedim. “Bizim dediklerimizi yaparsan eline çok iyi para geçer! Ailece zor durumda olduğunu biliyoruz. Kayınpederin bana (Eti de senin, kemiği de!) demişti, hatırlıyor musun?” dedi. Evet gerçekten te öyle söylemişti.

Ali bey, “Eğer daha çok çalışırsan, sana daha çok para veririz!” dedi. “Tamam, çalışırım!” dedim. “Söz mü?” dediler, “Söz! Ama ne iş yapacağım?” dedim. “Kabul ediyor musun, önce onu söyle?” dediler. “Tabii ki kabul ediyorum, neden etmeyim? Sonuçta haftasonlarım boş geçiyor!” dedim. “Bir iki saat te akşamları fazladan çalışırsın!” deyince, “Tamam!” dedim. “Ozaman mesai çizelgen için şunu imzala! İstersen oku!” dediler. Onlara çok güvendiğimden ve ayrıca arada kayınpeder de var diyerek, hemen imzaladım. Ali bey kayınpederimi de aradı, durumu izah etti, o da seve seve kabul etti, fazladan para alacaktım sonuçta.

Ali bey güldü, kağıdı aldı, kasaya koydu ve Mustafa beye, “Güzel! Bak hiç zor olmadı!” dedi. Mustafa bey de güldü, rakısını içmeye devam etti. Ben halen anlamamıştım, fazladan ne iş yapacağımı sordum. Ali bey gülerek, “Bizim özel isteklerimizi yerine getireceksin! Bizi memnun et, biz de seni fazla fazla memnun ederiz!” deyince, “Nasıl yani?” dedim. Mustafa bey bir kahkaha attı, “Üstad sen harikasın valla, nerden bulursun bunları yaa!” dedi. Ali bey gayet ciddi bir şekilde, “Bak Hümeyra, biz seni bir güzel sikeceğiz!” deyince, bir reflexle, “Hayır, olmaz!” dedim. “Nasıl olmaz? İmza attın! Ayrıca kayınpederine telefon ederim, senin gelin çalışmak istemiyor, hem de eli uzun, birkaç kez hırsızlık yaparken yakaladım onu derim!” dedi.

Ne yapacaktım şimdi ben? Acaba kabul etse miydim? Üstelik ne zamandan beri yarak da görmemiştim. Bazı geceler rüyamda boşaldığım bile oluyordu. Tüm cesaretimi topladım ve “Tamam kabul ediyorum, istediğinizi yapacağım!” dedim. Mustafa bey, Ali beye, “İşte bu dostum! İlk sen buldun, ilk sen bak tadına!” dedi. Ali bey elimden tutarak beni kaldırdı ve misafirleri kabul ettiği odaya götürdü. Ayakta gömleğimin düğümelerini açtı. Dudaklarımı, boynumu boğazımı öperken, bir eli göğüslerimde geziniyor, göğüslerimi sıkıyor, diğer eli de kalçalarımı okşuyordu. Sonra beni kanepeye oturtup, kendisi soyunmaya başladı, “Hadi durma, soyun sen de!” dedi. Sıkıla sıkıla soyundum. Kanepeye uzandım. Kapı yarı açık kalmıştı bu arada…

Ali bey sikini eline almış, yüzüme doğru sallayarak, “Hadi biraz em de kendine gelsin!” dedi, sikini ağzıma dayadı. Kocamla sevişiyormuşum gibi hissetmeye çalıştım, gözlerimi yumdum ve bir güzel emdim sikini, taşaklarını yaladım. Meğerse nekadar çok özlemişim yarak yalamayı. Ali bey sikini biraz yalattıktan sonra aşağı tarafıma geçti, bacaklarımı ayırdı ve kalçalarımı okşayarak, dilini amıma soktu. Amımın dudaklarını emiyor, klitorisimi yalıyordu, bu konuda kocamdan daha tecrübeliydi. Amım müthiş sulanmıştı. O ara kapıda Mustafa beyi gördüm, bize bakıyor ve yarağını sıvazlıyordu. Az sonra o da içeri soyunuk bir şekilde geldi, kalkık yarağını ağzıma verdi. Resmen ağzımı sikiyordu, ağzımda gidip geliyordu. Ben artık kendimi olayın akışına kaptırmıştım, çünkü bedenimin buna ihtiyacı vardı.

Ali bey amcığımı yalıyor, arada bir parmaklarını sokuyordu amıma. Boşalacağımı hissettim, iyice dolmuştum çünkü. Kaç aydır yarrak yüzü görmezken, şimdi iki tane vardı. Ali bey kalktı ve Mustafa beyle yer değiştirdiler, şimdi Ali beyin yarağı ağzımda, Mustafa bey benim amcığımı yalıyordu. Mustafa bey amımı yalarken bir ara parmağını göt deliğine soktu, işte o zaman sarsıla sarsıla orgazm olup, işercesine boşaldım. Mustafa beyin yüzü püsküren zevk sularımdan sırılsıklam olmuştu. Mustafa bey bir, “Woawww!” çektikten sonra doğruldu, bacak arama yanaştı. Yarağını önce amımın dudakları arasına sürttü, sonra birden sonuna kadar kökledi amıma.

Kaç aydır yarak girmediği için amcığım daralmıştı. Bundan dolayı canım yanmıştı, ama bir o kadarda hoşuma gitmişti. Yarağı içimi doldurmuştu. Bir taraftan Ali bey ağzımı sikerken, Mustafa beyin amcığımı sikmesi tarif edilmez bir zevk veriyordu bana. Doğrusu Mustafa bey işini iyi yapıyordu, bir taraftandan da, “Uzun zamandır sikilmediği belli, amı öyle dar ki, sikimi mengene gibi kıstırıyor üstadım!” diyordu. Bu Ali beyi dahada da şehvetlendirmişti ki, iyice sokuyordu yarağını ağzıma, boğazımın derinliklerine kadar giriyordu. Sonra aniden ağzıma boşaldı. Midem bulanmadı hiç, sikini emmeye yalamaya devam ettim, ama yutmadım, döllerini geri sikine tükürdüm. O sırada Mustafa bey de, “Offf, harika bir amcığın var!” diyerek içime boşaldı…

Biraz dinlendikten sonra beni kaldırıp banyoya götürdüler, bir güzel yıkadılar, kuruladılar. Sonra da büroya geçtik, üçümüz de çırılçıplak bir şekilde. Beni aralarına oturtmuşlardı, sürekli iltifat ediyorlardı. Harika bir kadın olduğumu, böyle gidersem çok para kazanacağımı ve bir kadının ne kadar çok sikilirse o kadar güzelleşeceğini falan söylüyorlardı. Rakılarını yudumluyorlar, bir taraftan da meze olarak göğüslerimi öpüyorlar, amcığımı kurcalıyorlardı. Ben de iki elimle onların yaraklarını sıvazlıyor, tekrar kaldırmaya çalışıyordum. Doymamıştım çünkü, bir kez sikilmiştim daha. Evlendiğimizin ilk günlerinde kocam beni sabaha kadar siker inletirdi de, banamısın demezdim.

Sonra Mustafa bey masayı biraz ittirip yer açtı ve yarağını iyice emmemi söyledi. Kalktım ve önünde çömelerek yarağını ağzıma aldım. Tıpkı Ali beyin sikini ve taşaklarını da yalayıp emdiğim gibi, güzelce yaladım emdim. O sırada Ali bey de kalktı ve arkama geldi, ben Mustafa beyin yarağını yalarken, belimden tutup beni önünde domalır hale getirdi. Sonra götümün yanaklarını iki elimle ayırmamı istedi. Dediğini yaptım. Mustafa bey de saçlarımı eline dolamış, yarağını ağzıma vermeye devam ediyordu. Birden göt deliğimde garip bir ıslaklık hissettim. Meğersem Ali bey göt deliğime bir parça kavun koymuş, parmağıyla da kavunu götüme yedirmeye çalışıyordu. Tabi kavun parçasının hepsi götüme girmiyor, birazı göt deliğimin ağzında eziliyor, suyu amıma akıyordu. Ali bey de amımdan yukarı doğru yalayarak göt deliğime geliyor ve ezilen kavun parçalarını yiyor, sonra da göt deliğimi yalıyordu…

Bu işlemi birkaç kez yaptıktan sonra, “Mis gibisin yavrum, amın da götün de harika! Hele bu göte hiç giren olmamış, bakir kalmış burası!” deyince, eyvah şimdi götümü sikecek diye iç geçirdim. Ama itiraz hakkım yoktu, zaten onların seks kölesi olmuştum, artık geriye dönüş yoktu. Derken götdeliğimde bir yanma hissettim, hemen ardından Ali bey göt deliğimi yalamaya başladı. Bu sefer de götdeliğime biraz rakı döküp yalıyordu. Bir süre sonra götdeliğim iyice uyuşmuştu artık, nerdeyse götümü parmaklamasını bile hissetmiyordum. Ali bey yarağını yavaş yavaş sokmaya başladı parmaklarıyla alıştırdığı götüme. İlk başlarda çok hafif acı hissettim. Ama sonra yarrağının tamamını götüme köklemesiyle gözlerimden yaşlar geldi. Mustafa bey de yarağını ağzımdan çıkartmış, yarağıyla yüzüme vuruyor, “Hadi doğru dürüst yala şunu kaltak, daha seninle işim var! Senden iyi bir fahişe çıkacak, eminim buna!” gibi şeyler söylüyordu. Ali bey fazla geçmeden böğürerek boşaldı götümün derinliklerine, ılık ılık hissediyordum döllerinin içime fışkırmasını. Boşalması bitince yarağını götümden çıkarıp banyoya gitti.

Sonra Mustafa bey yere yattı ve yarağını eliyle dik tutarak, “Hadi otur üstüne!” dedi. Amcığımın dudaklarını ayırıp yarağına oturdum. Rahatça girmişti amıma. Üstünde zıplatıyordu beni. “Ohhh orospu, ağzını sikmek ayrı zevk, amını sikmek ayrı bir zevk veriyor! Orospummm!” diyor, bu kelimeler beni dahada azdırıyor, yarağının üstünde sanki dans ediyordum, kalçalarımı kıvırıyor, içimde yarağını gezdiriyordum. İçimi büyük bir heyecan kaplıyor, zevkten bacaklarım titriyordu. Evet ikinci kez boşalıyordum ve bunu hisseden Mustafa bey daha hızlı pompalıyordu alttan. Az sonra ikimiz aynı anda boşaldık. Biraz öyle kaldıktan sonra, beni üstünden kaldırıp, “Benden bu kadar!” diyen Mustafa bey de banyoya gitti. Bense ter ve döller içinde kalmıştım…

Kanepeye oturup biraz kendime geldikten sonra, kalktım ben de banyoya gittim. Ali bey banyodan çıkmak üzereydi, beni görünce, “Gel bakalım, madem biz terlettik, biz yıkayalım seni!” dedi. Duşun altına girdiğimde amımdan ve götümden döller süzülüyor, bacaklarımdan aşağı akıyordu artık. İkisi birden güzelce yıkadı beni, göğüslerimi, amcığımı, götümü bolca köpükleyerek. Sonra kurulanıp içeri girdik, üstümüzü giyindik, masayı toparladık. Saate baktım, nerdeyse 21:00 olmuştu, “Eyvah, evden merak etmişlerdir beni!” dedim. Ali bey, “Yok ben kayınpederine söyledim, bu akşam geç geleceğini! Merak etme, seni eve kadar bırakacağım!” deyince biraz rahatladım. Mustafa bey, “Ben çıkıyorum üstad!” dedi, yanıma geldi dudaklarımdan öptü, “Harika bir yaratıksın sen!” dedi ve elime bir miktar para sıkıştırdı, gitti. Parayı çantama koyarken baktım, bir maaşım kadardı!

Ali bey, “Hadi yavrum, biz de çıkalım artık!” dedi, büroyu kapatıp çıktık, arabaya bindik. Arabayı çalıştırmadan cüzdanını çıkarıp, bir okadar para da o verdi ve “Bu akşam harika geçti, inan bak hiç pişman olmayacaksın! Al şu parayı, ama hepsini verme kayınpederine! Haa, bir ara seni Cavit’le tanıştıracağım, haftasonu onunla birlikte olacaksın. Ben gelmeyeceğim, ikiniz olacaksınız sadece, hiç acıma ona, iyice gevşesin, ihale işi var, onu çok memnun et, ihaleyi bize versin daha çok kazanacaksın!” dedi. “Tamam!” dedim, parayı aldım çantama attım. Çok sevinmiştim, bir iki saat içinde bu kadar çok para kazanmıştım…

Eve geldik. Arabayı park etti. Ben anahtarımla açacakken, Ali bey zili çaldı. Kayınpeder kapıyı açtı, “Buyurun girin içeri!” deyince, Ali bey, “Yok yok girmeyim, Hümeyra’yı getirdim, kendi elimle teslim edeyim dedim, sonuçta emanet!” dedi. Ben içeri girdim ve Ali beye, “Bir yorgunluk kahvesi yapsaydım size, bugün çok çalıştınız, çok yoruldunuz!” dedim. Ali bey güldü, “Senin bu gelin harika biri, sanki kendisi hiç yorulmadı! Hadi yarın görüşürüz!” dedi gitti.

Ben de odama gittim, paranın az bir kısmını çıkarttım cüzdana koydum, sonra içeri girip, “Baba, al!” dedim. Kayınpeder parayı görünce öyle bir sevindi ki, hiç sormayın. “Haftasonu için tekrar mesai varmış!” dedim. “Aman olsun kızım, aman olsun, ikimiz iki taraftan borçları kapatırız! Sakın, yapmam etmem deme, kim verir bu zamanda bu kadar para? Bak iki saatte iyi para almışın!” dedi. Oysa kendime daha çok para kalmıştı. “Yok baba olur mu, iş olsun yeter ki, yaparım ben!” dedim. “Yemek yedin mi kızım sen? Hemen birşeyler hazırlasınlar!” dedi. “Aç değilim, çok yorgunum, hemen yatayım!” dedim. “Tamam tamam, hemen yat dinlen!” dedi.

Odama girip yattım. Bugün neler yaşadım diye gözden geçirirken, uyuya kalmışım…

Leave a Reply