Üvey annem çok tatlı bir kadın. Tanınmış bir şirkette arsa satışı uzmanı. Normal her erkeğin görür görmez aklına sevişmek fikrini sokacak kadar tatlı ve işveli. Kahkahası boldur. Flörtöz bir kadın olup, erkeklerle konuşurken başını arkaya doğru atıp kahkahalar patlatır. Bir şeyler anlatırken eli boynunda, saçlarında dolaşır. Konuşurken yeşil gözlerinin içi güler ve sexy halleri insanı hipnotize eder. Giyim tarzı çok sexydir. Dekoltesiz elbisesi olmayıp, genelde etek giyer. Bulunduğu ortamlarda kadın erkek herkesin ilgisi üzerindedir. Trilyonluk arsaları abazan iş adamlarına kolaylıkla satar cazibesiyle. Teşhirci sayılabilecek kadar açık ve sexy giyindiği halde, bakışlardan asla rahatsız olmaz ve açıkçası erkekleri azdırmak hoşuna gider. Balık etli, biçimli vücudu, iri memeleri, tombul ve çıkık kalçalarıyla tam bir afettir. Teni bembeyaz, pürüzsüz ve kaymak gibidir. Çocukluğumdan bugüne kadar, kadın denince aklıma en iyi örneğiyle annem gelir.
Cinsel dünyamın oluşumundan beridir en önemli cinsel figür hep annem olmuştur. Mastürbasyonlarımın çoğunluğunda hep o vardır hayallerimde. Bunun böyle olmasında en büyük pay annemin kışkırtıcı kadınlığı idi. Kendimi bildim bileli ona dokunmaktan çok hoşlanır, yakın olabilmek için her şeyi denerdim. O da her zaman bana karşı sıcak ve anlayışlı olmuştur. Ama standart bir anneden daha toleranslı, geniş ve nerdeyse kur yapmak sayılabilecek birçok hareketimi hep görmezden gelmiş, anlayışla karşılamış ve hatta bundan hoşlanmıştı.
İki yıl önce Liseyi bitirmiş, dershaneye gidiyordum. Üniversiteye giriş sınavlarında istediğim bir bölümü kazanamıyordum. Durumum çok iç açıcı değildi ve üniversite okumayıp, çalışmaya karar verdim. Bunun içinde bir an önce askere gidip gelecektim. Evden 1 ay sonra ayrılacaktım ve annemin uzağından kalmak fikri beni biraz sıkıntıya sokuyordu. Ona bu konuda açılabilmem söz konusu değildi. Kendimi çıkmazda hissediyordum. Günlerim gecelerim onu düşünerek mastürbasyon yapmakla geçiyordu. Her fırsatta ona dokunuyor, sarılıyor, öpüyor ve onu düşünerek mastürbasyon yapıyordum. Annem de bunu büyük ihtimalle hissediyor ve asla engellemiyordu beni. Ne zaman hareketlerim ve konuşmamda kur yapmaya kaysam ve seksi çağrıştıran şeyleri ima etsem, hemen usta bir manevrayla konuyu değiştirip, şakaya vuruyordu. Beni tahrik ettiğinin kendisi de farkındaydı, fakat her zaman bunu geçiştiriyordu. Ama ben de ısrarla hissettiklerimi ona belli etmek için elimden geleni yapıyordum ve bu beni çok heyecanlandırıyordu.
Derken ayrılık günü gelip çattı, o gün askere gönderiyorlardı beni. Valizler hazırlandı, babam arabayı hazırladı, amcamlar geldi, herkes aşağıda beni bekliyordu. Asansöre bindik annemle. Annemden ayrılırken paniğim iyice artmıştı ve saçma bir umutla zemin kat değil de bodrum katının düğmesine bastım. İndik ve kapı açıldığında karşımızda bodrum katının tenha koridorunu görünce annem şaşırdı.
Bu belki de son fırsat diye düşünerek, asansörün kapısını açtım ve annemi belinden kavrayarak dışarı doğru çıkardım. Annem çok şaşırmıştı. (Neler oluyor?) der gibi şaşkınlıkla bana bakarken, tüm cesaretimi toplayarak karşısına geçtim, sımsıkı sarıldım, elimi kalçasına attım, avuçlayarak sıktım ve gözlerinin tam içine bakarak dudaklarına yapıştım. Annem şok olmuştu. Önce iter gibi olduysa da, yaşadığı şokun etkisiyle kala kaldı. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sonra iki avcumla iki kalçasından kavradığım gibi ayaklarını yerden kestim, bacaklarının arasına girerek koridor duvarına yasladım. Yaklaşık 15 saniye kadar deli gibi öptüm dudaklarından. Kasıklarımı kasıklarına sımsıkı bastırmıştım. Üzerindeki incecik etekten tenini çok güzel hissediyordum. En sonunda, “Oğlum delirdin mi? Ne yapıyorsun?” diyerek kucağımdan indi.
“Aşığım sana!” diyebildim ve son anda tatsız bir şey olamaması için işi uzatmadım ve yukarı çıkmak için merdivene yöneldim. Annem ses çıkarmadan üstünü başını toparlayarak nefes nefese beni takip ediyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Kapıya çıktık, arabalara binip otogara gittik. Zamanı geldiğinde otobüse binmek için herkesle vedalaştım. Sıra anneme gelince elini öptüm, kucaklaşırken kulağıma, “Seni yaramaz çocuk seni!” deyip, tatlı tatlı gülüyordu. Açıkçası bu şefkatli yaklaşımı beni çok rahatlatmış ve umutlandırmıştı. Belli ki, bu son olmayacaktı. Otobüste, Ankara’ya varana kadar aralıksız bir şekilde yaşadıklarımı düşünüp durdum. Soluğumdan dudaklarının tadı kokusu geliyordu. Kalçalarını avuçladığım için ellerimi bambaşka hissediyordum.
Askerde annemle sık sık telefonla konuşuyorduk. İlk başta ben biraz çekinsem de, annemin hiçbir şey olmamış gibi davranması beni rahatlatıyordu. Yaşadığımız o ana dair hiçbir şey söylememesinin ve kızmamasının, bunu kabullendiği anlamına geldiğini düşünerek mutlu oluyordum. Zamanla konuşmalar eski halini aldı. Ama benim hayallerim bunun çok ötesiydi.
Günler aylar derken, 5 ay sonra Şeker bayramı için izin alarak eve geldim. Tam arife gecesi gelmiştim, ertesi gün bayramdı. Gece bilgisayarı açarak arkadaşlarla sohbet ederek ve tabi ki seks sitelerinde seks hikayeleri okuyarak, pørnø videolar seyrederek, neredeyse sabahladım. Bayram sabahı babamın Bayram namazına çağıran sesi ile uyandım. Of ya yapılır mı bu. Babamın namaz niyaz işlerinde pek gözü olmasa da, Cuma ve Bayram namazlarını kaçırmıyordu. Neyse kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Banyoda birisi vardı galiba, duş sesi geliyordu. Salona geçtim, kanepeye eşofmanlarımla uzandım. Babamlar giyiniyor olmalılardı. Kardeşim hazırlanmıştı bile, ortalıkta dolanıyordu. Benim gözlerimden ise uyku akıyordu.
Babamın sesi ile kanepeden doğruldum. “Hadi acele edin biraz, geç kalacağız!” diyordu. Salona gelip, “Hadi Umut, sen daha giyinmemişsin!” dedi. Ben tam kem küm edecekken, arkadan yetişen annem vaziyeti kurtardı, “Aman yaa, Umut’u rahat bırak, çocuk yorgun, o Bayram yapmaya geldi!” dedi ve gülerek üzerime eğilip beni yanağımdan öptü. Bu kesinlikle bir işaretti ve olacakları düşününce hiç uykum kalmadı ve heyecanla beklemeye başladım. Kendisine olan ilgimi bildiği halde bana bir kapı aralamış ve bir şekilde beni ödüllendirmeye çalışıyordu. Üzerindeki bornozuyla göğsü hafiften açık ve saçları nemliyken, göz ucuyla bana bakarak, “Hadi siz gecikmeyin!” diye seslendi kapıya doğru.
Kapının kapanma sesi geldiğinde hemen yerimden kalktım, kapıyı dinledim. Ayak sesleri kesilince, hem alt kilidi hem de üst kilidi kapadım ve salona geçtim oturdum. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu ve heyecandan geberiyordum. Derken annem üzerinde bornozu ve elinde saç kurutma makinasıyla salona girdi. Gayet sakin bir şekilde odanın içinde geziniyordu. Uyanmış olduğumu gördüğü halde, hiçbir şey söylemiyor, hiçbir konuşma geçmiyordu aramızda. Heyecandan boğazım kupkuru olmuştu. Ayağa kalktım. İlk adımı atmak gerçekten çok zordu ve zamanım kısıtlıydı. Arkası bana dönüktü. Nemli saçlarını, başını yana eğerek elleriyle topladı, tam topuz yapmak üzereyken arkadan yaklaştım ve yumuşak bir şekilde sarıldım. Önce irkildi hafiften, ama bunu bekliyor olduğu için çok şaşırmadı. Belli ki bu, onun için de bir beklenen andı. dudaklarımı boynuna sürerek, “Çok özledim seni!” dedim. O da gülümseyerek, “Bak seeeen! Eskiden bu kadar özlemezdin beni!” dedi. Omzundan boynundan öperken, hafifçe sıyırdım bornozunu ve ayaklarından aşağı süzüldü. Çırılçıplak kollarımın arasındaydı ve hiçbir olumsuz tepkisi yoktu.
Arkadan sarılarak, kocaman memelerini avuçlayıp sıktım. Bu zaman dilimini bana ayırdığı ve kendini bana teslim ettiği çok belliydi. Güneş vurmuş yüzü bembeyaz ve parlak, yeşil gözleri kapalıydı. Gülümseyen pembe ve dolgun dudakları deli ediyordu beni. Çabucak tişörtümü ve şortumu çıkardım. Çırılçıplaktık ve sıcacık sarılıyordum. Bütün vücudumu bastırdım ona. Banyodan yeni çıkmış, teni mis gibi kokuyordu. Yaklaşıp sarıldıkça daha bir tatlı ve azdırıcı kokuyordu. Yavaşça bana döndü ve kollarını açıp boynuma sarıldı. Gözlerini gözlerime dikip gülerek, “Annene bunları yapmaya utanmıyor musun?” dedi ve kahkaha attı. Gülmesini bitirmemiş olduğu halde, başının arkasından tutup dudaklarına çok sert bir şekilde yapıştım ve deli gibi emmeye başladım. Gözlerini kapatıp bana karşılık verdi. İlk defa dillerimiz tanışıyordu. Dilinin, dudağının ıslaklığını ve tadını almak çok tuhaf ve delicesine zevkli bir şeydi. Bir yandan dudaklarını, dilini, deli gibi emerken, her iki kalçasını da avuçlarımla kavradım ve ayaklarını yerden kestim. O da bacaklarını belime sıkıca doladı. Dudakları ve dili ağzımdayken, gözleriyle gülerek, “Immmm!” diye mırıldandı.
Kucağımdayken, yürüyerek yatağımın başına geldim ve sırt üstü düşürdüm onu yatağa. Düşünce kocaman tombul memeleri sallandı birkaç kez. Üzerine çıkıp uzandım. Kazık gibi sikim bacaklarının arasındaydı ve gülümseyerek birbirimize bakıyorduk. Gözlerini hafiften aşağıya indirip, sikimi kastederek, “Bana değen bir şeyler var orda!” dedi gülerek. Ben de sikimi bacaklarının arasına bastırıp, iyice daldırarak, “Bu mu?” dedim. Gıdıklanır gibi, “Hi hi hi!” diye güldü ve yüzünü elleriyle kapadı. Ellerini araladım ve tekrar dudaklarına yapıştım. İnanılmaz şehvetli ıslak ve sert bir şekilde öpüşüyorduk. Dilini emiyor, ağzının suyunu yutuyordum. O da benim dudaklarımı ısırıyor ve kalçalarımı, sırtımı mıncıklıyordu. Annem resmen tadına bakmama izin veriyordu. Bacaklarını ayırıp beni arasına aldı ve belime sardı, sonra biraz yan yattı ve uzun bir süre de öyle öpüşüp, birbirimizi yedik.
Amı iyice ıslanmıştı ve sikim o ıslaklığa sürtünüp duruyordu. Memelerine doğru indim, hem avuçlayıp, sert bir şekilde sıkıyor, hem de ısırıp emiyordum. Gözlerini kapamış, boynunu kastırarak zevkten zevke uçuyordu. Göbeğini yalayarak aşağıya doğru indim ve kasıklarına yüzümü yapıştırdım. Amı kaymak gibi ve tombuldu. Yeni tıraşlamıştı belli ki. Kasıklarını yalayıp emerek amına ulaştım. Nefes nefeseydi ve kıpkırmızı olmuştu yüzü. Önce küçücük bir öptüm amının dudaklarından. Çok irkildi. Sonra daha büyük bir öpücük ve amını emmeye, içine dilimi sokmaya başladım. Klitorisini deli gibi yalıyordum. Kesik kesik hırlıyor ve başımı amına doğru bastırıyordu. İkimiz de zevkten geberiyorduk. Sonra dizlerimin üzerine kalkarak kalçalarını kavrayıp kasıklarımı kasıklarına dayadım. O da kıçını havaya kaldırarak, amını iyice çıkarttı. Gözlerinin içine bakarak, “Yıllarca bunu hayal ettim hep!” dedim. Titreyen dudakları ve gözleriyle, heyecandan mahvolmuş bir halde, “Aşkımmmm!” diyebildi.
Sikimin başını amının sulanmış dudaklarına değdirdiğimde, kıçını iyice kaldırıp, sikimi amının içine almaya çalıştı. “Gözlerime bak!” dedim. Kapalı gözlerini açınca, gözlerimi gözlerine dikip, çok sert bir şekilde, kazık gibi soktum yarrağımı. Yeşil gözleri baygın bir şekilde kaydı ve deli gibi inlemeye başladı. Sikimi amına soktukça altımda kıvranıyor, daha fazla sokmam için amını bana doğru ittiriyordu. Yaklaşık 1 saat boyunca birbirimizi deli gibi öpüp, sevişip yiyişerek sikiştik. En sonunda benim avuçlarımda onun kalçaları, onun elleri arasında benim yüzüm, dili ağzımın içindeyken deli gibi kasılarak ve titreyerek aynı anda boşaldık.
Hayatımda yaşadığım ve yaşayabileceğim en heyecanlı azdırıcı ve yasak şeydi. Boşalmış, dünyadan bağlantımız kesilmiş bir şekilde yatakta uzanmış, kendimize gelmeye çalışıyorduk. Sonra hızlıca kalkıp banyoya girdi yıkandı. Arkasından da ben yıkanıp çıktım, giyindim. Gidip daire kapısının kilidini açtım ve bir sigara yakıp, pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Babamlar geldi, kahvaltı edildi, günlük rutin sohbetler ve saire… Annemle hiç göz teması bile kuramıyorduk. Yaşadıklarımız inanılır gibi değildi. Kafamda ürettiğim hayal ve fantazilerin beni buralara sürükleyeceğini tahmin bile edemezdim.
Birkaç gün kendime gelemedim. Evin içinde dolaşırken göz göze gelemiyorduk. Bakışlarımız kesiştiğinde hemen gözlerimizi kaçırıyorduk. Ama artık birbirimize bakışımızın eskisi gibi olmadığı kesindi. Yaşadıklarımızı konuşmak, dile getirmek çok kolay değildi ve zaten bunu yapabilmek için de baş başa kalabileceğimiz bir fırsat da yoktu.
İki gece sonraydı, yatakta uyumaya çalışıyordum, fakat uyku tutmuyordu. İkide bir pencereye çıkıp sigara içip dönüyordum. Gece saat 03:00 sularıydı, annemin odasınının kapısının sesini duydum, mutfağa (herhalde su içmeye) gidiyordu. Hemen kalkıp mutfağa doğru yürüdüm, koridorda karşılaştık. Üzerindeki saten gecelik omuzundan sıyrılmış, yuvarlak omuz başı bembeyaz duruyordu. Sol göğsünün büyük kısmı açıktaydı. Göz göze gelince çok heyecanlandık. İkimiz de aynı şekilde sağa sola bakarak herkesin uyuyor olduğundan emin olmak istedik. Ve hiç konuşmadan sıkıca sarıldık birbirimize. Elimi sıyrılmış geceliğinden içeri soktum. Teni sımsıcaktı. Diğer elimle çenesinin altından tutup yüzünü kaldırdım, dolgun dudakları iyice kabardı.
Önce küçük bir öpücük, daha sonra daha sert ve ıslak bir öpücük. Sırtını duvara dayayıp, sağ memesini avuçlayıp çıkardım. İştahla emip öptüm. Birkaç dakika ayaküstü öpüşüp yiyiştikten sonra, kulağıma ağzını dayayıp, çok kısık bir sesle, “Zamanı değil!” dedi. Ben de ona hak verip bıraktım. Son olarak önünde diz çöküp geceliğinin eteğini sıyırdım, kafamı içeri soktum, küçücük külotunu sıyırıp amına ulaştım. Birkaç kez öpüp ısırdıktan sonra ayağa kalkıp ateşli bir veda öpücüğü verip, “İyi geceler!” dedim. Hızlıca odasına döndü. Ben de yatağıma girip mastürbasyon yaptım.
Gitmeme bir gün kalmıştı. Amcamlar bizi Polonezköy’e pikniğe davet etmişlerdi. Sabah 10:00 gibi hazırlandık, arabaya bindik. Önde babam ve kardeşim, arkada ben ve annem vardık. Sol arkada oturan anneme daha yakın olmak için, ortaya kayıp, ön koltukların arasından kardeşimle konuşmaya başladım. Önden gözükmeyen elimi, sola doğru, annemin bacaklarına kaydırdım. Annem elime çimdik attı. Hafiften dönüp baktığımda hınzırca gülümsüyordu. Sonra elimi kendisi alıp dizinin üstüne koydu. Ben de eteğinden içeri sokup, elimin ulaşabildiği kadar ileriye götürdüm. İnce naylon çoraplarının üstünden tatlı tatlı okşuyordum. Birkaç dakika süren bu gizli ve çok tatlı oynaşmadan sonra arkama yaslandığımda göz göze geldiğimizde, bana, “Dün gece rahat uyudun mu tatlım?” dedi. “Evet anneciğim, çok rahat uyudum!” dedim. Annem de benim gibi, yaşadığımız bu yasak aşktan çok büyük haz duruyordu. Konuşmadan, bakışıp gülümsedik. Bana göz kırptı.
Piknik yapacağımız yere amcamlardan biraz sonra ulaştık. Arabalardan inildi, malzemeler taşındı, mangal kuruldu, salatalar falan, herkes bir şeyler için koşturuyordu. Amcam, “Soğuk su almayı unutmuşuz!” diye söylendi. Ben de anneme bakarak, “Yakınlarda bir market bulabilirim belki!” dedim. Babamdan arabanın anahtarını aldığımda anneme bakıyordum. Annem isteğimi anlayıp, “Ben de geleyim, sana yardımcı olurum. Hem pet bardak falan da almamız gerek!” dedi. Birlikte arabaya yürüdük ve bindik.
Yanımda oturuyordu ve sevişmeye başladığımızdan beridir ilk defa baş başa konuşma ortamı bulmuştuk. İkimiz de çok heyecanlıydık. Sesi titreyerek lafa girdi, “Oğlum, bu yaptığımızın çok yanlış bir şey olduğunu biliyorsun, değil mi?” dedi. “Evet biliyorum. Ama çok tatlı!” dedim. “Tadımı çıkardığının farkındayım, kaç gündür mahvettin beni!” dedi kahkaha atarak. Market bulmak bahanesiyle giderek uzaklaşıyorduk piknik alanından. Yeterince tenha olduğuna karar verdiğim bir yerde, arabayı yolun dışında, ormana doğru çevirerek park ettim. Araba durunca annem şaşırdı ve biraz gülerek biraz da kızarak, “Burada olmaz, saçmalama!” dedi. Ben hiç cevap bile vermeden hınzırca gülümsedim ve fermuarımı açarak, arabaya bindiğimizden beridir kazık gibi olan sikimi çıkardım. İlk defa yarrağımı net olarak görüyordu. Gözlerini fal taşı gibi açarak, ellerini yanaklarına koyup, “Ooooo, bu ne böyle? Neden bu hale geldi şimdi bu?” diyerek gülmeye başladı. “Senin yüzünden!” deyip, elimi başının arkasına götürdüm, saçlarına elimi dolayıp kendime çektim ve sıkı bir öpücük kondurdum pembe dudaklarına…
Gözler kapandı, diller buluştu. Birkaç dakika süren ateşli bir öpüşmeden sonra, dudaklarımdan ayrılıp yüzünü sikime getirdi. Eliyle gövdesinden kavrayarak, başına küçük bir öpücük kondurdu. Sikime değen nefesi beni mahvediyordu. Gövdesini yukarı aşağı okşuyor, sıkıca kavrayıp öpüyordu. Sonra sikimin başında önce dilinin, sonra ağzının içinin ıslaklığını hissetmeye başladım. Resmen annemin ağzına vermiştim. Hem yaptığı yumuşak saksonun, hem de annemin ağzına veriyor olmanın deli hazzıyla koltukta kıvranıyordum zevkten. Ağzının içinin her yerinde gezdiriyor, diliyle okşuyor ve bütün gücüyle emiyordu. Ben de alttan alttan sikimi ağzına doğru sokup, annemin ağzını sikmenin tadını çıkarıyordum. Artık dayanamaz hale gelince sikimi iyice bastırıp gırtlağına kadar soktum ve başını sikime bastırırken fışkırmaya başladım ağzının içine. Ben boşaldıkça annem döllerimi emdi ve yuttu. Kendime geldiğimde, annem yan tarafta oturmuş, gülerek bana bakıyordu. “Yeter mi?” dedi ve o şuh kahkahalarından birini attı. Ben de, “Ölüyorum sana!” deyip, eğildim ve dudaklarına uzun ve ateşli bir öpücük verdim. Dudakları halen ıslaktı.
Sonra marşa bastım, market aradık, bulduk, soğuk su ve pet bardak alıp piknik yerine geri döndük. Toplu halde yapılan bir piknik, konuşmalar, kahkahalar… Kısacası çok keyifli bir gündü.
Ertesi gün uyandım, yola çıkacaktım. Gidene kadar hiç baş başa kalamadık. Sonra bütün aile olarak otogarda vedalaştık. Otobüsün penceresinden birbirimize el sallarken, annemle benim bakışlarımız bambaşka tatlıydı.
Askerlik, artık olduğundan çok daha çekilmez hale gelmişti. Herkes gün sayarken, ben bir yandan da anneme tekrar kavuşacağım günü sayıyordum. Annemi cep telefonundan aradığımda, yalnız yakaladığım anlarda, çok uzun ve sıcak konuşmalar yapıyorduk. Onu ne kadar özlediğimi ve hayaliyle mutlu olduğumu anlatıyordum. O ise çoğu zaman duygusallığımla dalga geçip gülüyor ve beni kızdırıyordu. Bir keresinde yine beni böyle kızdırdığı bir konuşmada, ona, “Bak bunun cezasını çok kötü ödeyeceksin!” dedim. “Neymiş cezam?” dedi. Ben de, “Seni elime geçirdiğim ilk yerde, çok sert, döver gibi sikeceğim!” dedim. Nasıl büyük bir kahkaha attı anlatamam. “Böyle cezaya can kurban!” dedi. Annemin de sikilmek için yanıp tutuştuğu çok belliydi.
Teskereme 3 ay kala bir gün annem beni aradı, “Oğlum haftaya babanın Ankara’da bir işi varmış. Ben de geleceğim onunla beraber!” dedi. Ben heyecandan deli oldum, çok sevindim. Ben ne kadar sevindiğimi uzun uzun anlatırken, annem, “Ama babanla geliyoruz, sakın saçma sapan hareketler yapma!” dedi gülerek. “Tamam anneciğim, seni sadece görmek bile beni çok çok mutlu edecek!” dedim…